KIZLARIM, NAZLARIM
Her
dersime böyle başladım.
Ve şimdi tüm öğretmen arkadaşlar 11 Sosyal sınıfından "Senin
kızlar" diye söz ediyor. Sosyal sınıfının açılması için
verdiğimiz mücadele daha en baştan bizleri birbirimize yakınlaştırmıştı...
Hep birbirimizin kıymetini bildik. Hep özel olduğumuz duygusuyla
var olduk. Böyle bir sınıfı hayal ettiğim anlar olmuştur. Tam
bir duygu ve kafa birliği, 7 kollu bir dev gibi büyüyen bir
sınıf. Bir öğretmenin başına kaç kez gelir? Ben şanslıydım,
geldi. İki yılda bu sınıf bizleri değiştirdi, birçok şey öğretti:
Esra: Çekingenliğini yenmeyi ve güvenmeyi
Deniz: Bilgeliğin sınırlarını zorlamayı
Özge: Hiç istemediği halde öfkesini kontrol etmeyi ve
nasıl seveceğini
Merve: Gözümüzün önünde tam bir kelebeğe dönüşerek güzelliğini
taşımayı
Nilüfer: Biraz çocuksu olmayı, eğlenmeyi
Çiğdem: Başarmayı, kendine güvenmeyi
Ela: Hiç değişmedi. Onu zaten kimse değiştiremez. O,
insanları mutlu etmek için özel dizayn edilmiş.
Ya ben? Her şeyin 1980'lerde kalmadığını, geleceğe güvenmeyi
ve bu gençlerle emin ellerde olacağımızı öğrendim. Kendimi hiç
anneleri gibi hissetmedim ama öyle davranmaya çalıştım.
Kızlarım, nazlarım. Hep büyük düşünün hep büyük şeyleri kendinize
yakıştırın. Özel olma duygusunu hiç yitirmeyin. Sevmeyi ve sevilmeyi
hiç unutmayın!
AYSUN
KILINÇ
AYSUN
HOCA'YA
İki
sene boyunca onun yüzüne öyle alıştık ki..
O hep kapıyı çalarak girdi sınıfa. Bize ve kendisine olan saygısıydı
sınıfta yankılanan tıkırtı. Neşeyle gülümseyerek selamladı bizi.
Derse başladığında gözümüzü ondan ayırmadan yavaş yavaş, yorumlayarak
anlattığı konuya kaptırıp kendimizi, zili bile duymadan işledik
dersi. Kimi kez de konuşmadan gözleriyle sordu ve cevap: Oyun
hırsıyla parlayan yedi çift gözdeydi. Ders sonuna sıkıştırılan
birkaç masum dedikodu, açılan yiirekler, paylaşılan sırlar ve
bazen de süzülen birkaç damla gözyaşı...
Bir anne gibi korudu, yüreklendirdi bizi, bir dost sıcaklığıyla
açtı yüreğini; oyunlarda rakibimiz oldu; hırsla yarıştı bizimle.
O bize, tarihin vazgeçilmez tadını da eğlencenin doruğunu da
yaşattı.
Sağ olun hocam; bizi üniversiteye, en önemlisi de hayata en
iyi şekilde hazırladığınız için sağ olun.
KIZLARINIZ
- NAZLARINIZ
Yıl
1995... Çoğunu o zaman tanıdım. Henüz orta birinci sınıftaydılar.
Cıvıl cıvıl, şirin mi şirin şeyler. Bir gün büyüyüp de birer
genç kız olacaklarını hiç mi hiç düşünemiyordum. Dersler notlar
derken zaman öyle bir geçiyor ki geriye bakıyorum tam altı yıl
geçmiş.
Şimdi 2001'in ilk günleri... Hepsi büyümüş, alımlı birer hanımefendi
olmuşlar. Çocuk değiller artık, birer arkadaş olmuşlar bize.
Yani benim için artık öyleler. Onların birkaç ay sonra mezun
olacaklarını düşündükçe içimdeki duyguları, kızını gelin edecek
olan bir annenin duygularına benzetiyorum; hüzünle karışık bir
sevinç, heyecan... Bunları düşünürken gözlerim de dolmuyor değil,
zaman zaman.
Onlar üniversiteye girebilmenin heyecanıyla karışmış bir şekilde
mezun olmanın mutluluğunu yaşarlarken belki de bu duygularımızın
farkında olamayacaklar. Ama inanıyorum ki yıllar belki de aylar
sonra, bizim gibi, tekrar birlikte olabilmeyi isteyecek: "Ah,
o günler ne güzeldi!" diyecekler.
İnan ki 11 SOSYAL ben de öyle diyeceğim.
HER
ŞEYİN GÖNLÜNÜZCE OLMASI TEMENNİSİYLE...
Edebiyat
Öğretmeniniz
NEŞE AKYILDIZ
FELSEFE-Mahir
ÖZKAN
- Hayat hikayesi sayesinde Türk Filmleri gözümüzde başka bir
gerçeklik kazandı.
- Sayesinde dünya bizim için soru işaretlerinden ibaret oldu.
Bir zamanlar aklımız vardı, şimdi karmakarışık bir şey (!) var.
- Ufak tefek fiziği ve çocuksu görünüşü başta hepimizi aldattı,
ama ummadığımız kadar çetin ceviz çıktı.
En tipik özelliği: Nefes almadan konuşabilmesi
MATEMATİK-Hülya
AYDIN
- Dudaklarını hiç aralamadan konuştuğu halde matematiği
bu kadar güzel anlatması ve bizim de anlamamız hayret vericiydi.
- Sosyal sınıf olduğumuz halde matematik notlarımız "özellikle
adını vermek istemediğimiz bir sınıfı" çok kıskandırdı.
- Harley Davidson çizmeleri ve motosikleti onun kişiliği hakkında
çok aydınlatıcı oldu.
En tipik özelliği: Onu 40 kg'dan fazla zayıflatan iradesi.
INK.
SEMİNER-Gülşen DURAK
- Ona zerafet ve nezaketi nedeniyle biraz saygılı bir uzaklık
içinde olduk. Sanki onu kırmaktan korktuk.
- Safranbolu gezisinde onca öğrenci dururken onun popüler olması
bizi biraz kıskandırdı.
- Dersine ve bize olan saygısı nedeniyle ÖSS'ye bizden daha
çok hazırlandı.
En tipik özelliği: "-Harikasınız sizi canavarlar"
diyerek bizleri yüreklendirmesi.
MÜZİK-İlker
KELEŞ
- Öyle duygusaldı ki gözleri hep nemli ve buğuluydu.
- İdareci olduktan sonra derse girmediği için çektiği vicdan
azabı notlarına yansıdı.
En tipik özelliği: Kötü olmayı başaramaması.
DİN
KÜLTÜRÜ-Ömer Erdoğan
- Dini bütün bir sınıf olarak (!) derste hiçbir zaman zorlanmadık.
- Az bulunur aydın din bilgisi öğretmenimiz olduğu için kendimizi
hep şanslı hissettik.
En tipik özelliği: Her cümleye "- Hişşt, pişşt" sözcükleriyle
başlaması.
İNGİLİZCE-Jale
ÇORAKÇI
- İngilizce ile aramızın iyi olmamasına rağmen Jale Hoca'nın
sıcaklığı dersi sevmemizi sağladı.
- Bize orta 2. Sınıf sınav soruları sormasının nedenini hiç
anlayamadık. (!)
En tipik özelliği: 7.8 büyüklüğündeki kahkahaları ve ne giyerse
giysin değişmeyen kırmızı pabuçları.
COĞRAFYA-Derya
GÜNAYDIN
- Derslerini öyle etkili anlattı ki güzelliğini seyretmeyi
tenefüslere bıraktık.
- Bir süre saçlarını kestirip kestirmemesi en önemli sınıfsal
sorunumuz olmasına rağmen, yeni saçları hepimizin hoşuna gitti.
- Birlikte geçirdiğimiz yüksek kalorili 4. saatleri hiç unutmayacağız.
En tipik özelliği:Güzelliği
BEDEN
EĞİTİMİ-Ünal DEMİR
- Bir insan gülmekten bağırmaya, bağırmaktan bu kadar içten
gülmeye nasıl geçebilir hiç anlayamadık.
- Ona ısmarladığımız çaylar sayesinde dershane etütlerine hiç
geç kalmadık.
- Sosyal sınıfın açılmasına şiddetle karşı olduğu halde daha
sonra bizimle gurur duyması ve bizden derece beklemesi bizi
çok mutlu etti.
En tipik özelliği: İnsanı dehşete düşüren ses tonu
EDEBİYAT-Neşe
AKYILDIZ
- Hiç kaynatamadığımız ve yıllardır ne kadar çalışırsak
çalışalım bir türlü yazılılardan 5 alamadığımız tek dersti edebiyat.
(İyi ki sözlü notlarımız vardı hocam!)
- Ona karşı sorumluluğumuzu bildik; ama yine de gülen yüzü yazılılardan
sonra hep asıldı.
- İki yıldır açmaya çalıştığı kütüphaneyi sanırım biz asla göremeyeceğiz.
En tipik özelliği: Esprileri
Özge'nin
sözcük dağarcığı:
- Öyle böyle değil.
- Kes be kes! Sus be sus!
- Oyy oyy oyy canım canım!
Ela
derse geç kalır:
- Pardon hocam; şurda konuşuyorduk da kalmışız öyle.
Çiğdem
2 yıldır:
- Zayıflayacağım. 50 kilo olacağım. Olmuyo vallahi böyle! Hadi
rejim yapalım kızlar! (Çiğdem'de hala değişme yok.)
Nilüfer
bir türlü söyleyemedi:
Nilüfer: ProGlem
Sınıf: Problem kızım ya! Proglem değil!
Esra
Edebi Metinler sınavlarında:
Sınıf: Hadi kızım hadi diğer soruya geç!
Esra: Durun ya! Daha bu soru bitmedi; devamı var arka
sayfada.
-
Ders ne Deniz?
Deniz: Devrim Tarihi... (Herkesçe İnkılâp Tarihi olarak
bilinir.)
-
Aç mısın Merve?
- Yok ben aç değilim.
2 dakika sonra Merve:
- Kim geliyor benimle kantine?
Hoca
sınıfa girer:
Ela: Kaç dakika kaldı zilin çalmasına?
BUNLARI
BİLİYOR MUSUNUZ?
(Merve):
Çıkışta parka gidip kaydırakta sallanıldığını.
(Ela): Buzulların erimesiyle yağışların arttığını
(Ömer Erdoğan): Öyle herşeyi "lap" diye söyleyip
herşeye "şap" diye inanılmaycağını.
(Ünal Demir): TM ile SÖZEL arasında hiçbir fark olmadığını.
(M. Nuri Ergün): Sınıftaki odaya kimseyi saklamamamız
gerektiğini.
(?): Bu okulda kimsenin karşısındakine "insan"
sıfatını yakıştıramadığını...