2
OĞUZHAN KARAKUZU
4
ÖMER SONER İŞÇİ
12
SERPİL KURU
14
OYLUM EKİZTAŞ
15
ÇAĞRI HASDOĞAN
28
ALPER SEZERALP
31
MİNE UZUNSOY
43
RAHİM BALABAN
44
CAN GENÇ
45
ÇAĞLA KIZILARSLAN
46
MURAT ÖZÇARIKÇI
48
NESRİN PAMUK
52
İBRAHİM BEYAZ
55
HANDE ŞENOL
59
MURAT İLKE ARICI
60
AYKUT ÇELEBİ
67
YÜKSEL BAYRAKTAR
68
NURSEDA DOĞRU
70
DUYGU ERGENÇ
87
EBRU ARSLAN
92
MERAL YİĞİT
103
ERMAN KARAKOL
221
BİRSEN TAVUKÇU
222
BURHAN GÜLDİBİ
287
ENGİN VURAL
433
DİLŞAN DİBEKÇİ
442
BİNNAZ KIRANKAYA
498
EVREN KAYALI
510
BATUR ALTUNOĞLU
514
SELEN TUĞCU
639
İBRAHİM TAN
654
PINAR İYİDOST
676
ALPER MADENCİ
792
EMRAH BOZOĞLU
821
NİLAY GÜL

 

"Zaman su gibi akıp gidiyor." Klasik ancak her ana uygun duyguları açıklayan bir cümle. 24 Kasım Anadolu Lisesi'ne geldiğim sırada yaşadığım yoğun duygularımı sevince, huzura dönüştüren, her anını yaşadığım güzelliklerle hatırlayacağım, 3 koca yılı geride bırakıp sizleri mezun etmenin buruk sevincini yaşıyorum. Hepiniz kanatlanıp ayrı ayrı yönlere uçacaksınız. Önünüzde yürümek zorunda olduğunuz uzun bir yol var. Bu uzun yolda, kimi zaman bir hayal ağacının renkli yaprakları arasına dolacak gül bahçelerinden geçecek; kimi zamanda da sıcak çöl güneşinin altında yürümek zorunda kalacaksınız. Ancak biliyorum ki her yoldan başarıyla geçecek, başınız önünüze düşmeyecek, kendinizden, prensiplerinizden, onurunuzdan ödün vermeden hedefinize ulaşacaksınız. Umutsuzluğa kapılmayın, yılmayın, güçlü olun; yolun sonuna ulaştığınızda cebinizi yoklayın. Cebinizde bilim meyveleri, sanatın inceliği, iyilik ve güzellikler yoksa o kadar sıkıntıyı boşuna yaşadınız demektir. Hak ettiğini yerlere ulaşmanız, başarıyı ve beraberindeki mutluluğu yakalamanız dileğiyle. Yolunuz açık, Atatürk ilkeleri ışığında adımlarınız doğru, Tanrı yardımcınız ve koruyucunuz olsun. Bizleri unutmayın.

Canan TAŞERİMEZ




11 FEN B'NİN EN'LERİ
Oylum: En Selvi
Nesrin: En slow
Nilay: En uykucu
Hande: En kafa başkan
Selen
: En şirin psikopat
Duygu: En karizmatik sarı
Dilşan: En pamuk prenses
Nurseda: En hanım hanımcık
Oğuzhan: En şeker delisi
Çağla: En dost
Pınar: En yom
Ebru: En kırıtık
Aykut: En Cimbom
Emrah: En cin
Mine: En SÜTAŞ
Can: En ametal
Erman: En erkek
Serpil: En kahkaha
Batur: En devamsız
Evren: En çaresiz
İlke: En tatlı
Alper: En jön
Alpay: En anlaşılmaz
Soner: En manken
Çağrı: En büyük kaptan
Rahim: En vahim
Binnaz: En muhalefet
Birsen: En panik
Meral: En kıvırcık
İbrahim: En folklorcu
Yüksel: En beyaz atlı prens
Burhan: En çapkın
Murat: En gamze
İbrahim T: En yeşil
Engin: En baba

Canan Hoca: Milli Güvenlikçi niye gelmiş ki?
Çağrı: Kahvede okeye dördüncü bulamamış, canı sıkılmış gelmiş.

Canan Hoca: Tatlı su balığını tuzlu suya koyarsak ne olur?
Serpil: Salamura

Serpil: Mitokondri gözlenir mi?
Çağla: Bilmem hiç bakmadım ki!

Felsefe dersidir hoca konuyu pekiştirmek için bir örnek vermek ister ve Türk filmi anlatır.
Sınıf: Hocam kimler oynuyor?
Mahir Hoca: Kadir İnanır, Fatma Girik
Sınıf o sırada kaynamıştır pek duyulmaz ve soru tekrarlanır.
Mahir Hoca: Kadir İnanır, Türkan Şoray
Sınıf: Aaa hocam karar verin!!!
Film anlatılır:
İki adam vardır, biri kötü biri iyi. İkisi de aynı kadını seviyordur. Adını hatırladım, Fatma'ydı Fatma... Kötü adam iyi adamı kaçırır ve kadına onun olması şartıyla adamı serbest bırakacağını söyler.
Evren: Bedenime sahip olabilirsin ama ruhuma asla!
Sonunda kötü adam adamı serbest bırakır ve kadın sevdiği adamın yanına tutsak kaldığı mağaraya gider. Adam ne verdin de beni kurtardın diye sorar.
Dilşan: Kendimi
Sınıf: Oooooooo!!
Rahim: Verdin de ne oldu?
Çağrı: Üzümünü ye bağını sorma!!!
Emrah: Hocam bunun Ahu Tuğba filmi olmadığına emin misiniz?

Felsefe dersidir;
Evren: Hocam sayenizde dersanede 14'te 13 felsefe sorusu yaptım.
Mahir Hoca: Sayemde olsaydı 14'te 14 yapardın.

Tarih öğretmeni yazılıları okur. Sıra beklenen şahıs Mine'ye gelmiştir.
Aysun Hoca: Evet sınıf, bir MÖÖÖ sesi alayım!
Sınıf: MÖÖÖÖÖ!!
Hoca: Mine, 100! Bir kez anımsayamadım der misin?
Sınıf: Sütaş Ayran!!!

Din dersidir;
Çağla: Hocam Serpil'e bir şey söyler misiniz?
Ömer Hoca: Bişey!!
Çağla: Ayy ben bu espriyi ilkokuldayken yapıyordum.
Murat: Ben hiç yapmıyordum!!

Batur bilgisayarla ilgili bir şeyler anlatır.
Rahim: Sus be gavur özentisi kapitalist herif!!

Ders: Fizik
Konu: Newton'un Genel Çekim Kanunu
Çağrı: Çekmenin de kanunu mu var?

Aysun: Öğlen whopper yemeye gidelim.
Çağla: (Anlamamıştır), Ne? Ne yemeye gidelim?
Aysun: Whopper!
Çağla: O ne be?
Dilşan: Burgir King'de whopper var ya!!
Çağla: Ne? Burger King'de vapur mu var?

Çiğdem Hoca: Evet, yeni konuya geçiyoruz. Elektroliz.
Evren: Onu böbrek hastalarına takıyorlar değil mi?
İlke: Ne, diyaliz mi?
Evren: Doğru ya diyalizdi

Evren: Halis manda derisidir o ceket!
Engin: Belli zaten uyum içerisindesiniz!!

Biyoloji dersidir. Doğum süreleri konuşulmaktadır;
Rahim: Hocam Oğuzhan 7 aylıkmış!
Duygu: Maşallah hiç göstermiyor!
Aykut: 9 aylık olsaydı kim bilir ne olurdu?

Mahir Hoca: Kızın biri çıkıp söylüyor ya ben özgürüm, ben özgürüm diye. Neren özgür senin soytarı!

Yoklama yapılmaktadır.
Binnaz: Kim çiftleşti lan bu sınıfta! 35 kişi sınıf 36 çıkıyor!!!

İlke: Hocam oruçlu musunuz?
Mahir Hoca: Sana ne!
Erman: Herkesin tuttuğu kendine sana ne yaa!
Evren: Tutamadığı da sana.

Asım Hoca: Arkadaşım bakın, benim yüzüme bakıp gülmeyin. Ben gülünecek bir şey anlatmıyorum. Eğer gülüyorsan benim için dersle alakanız yok demektir. Orda başka bir şey oluyorsunuz demektir.

Güler Hoca: Oğlum Eren sen ne olacaksın?
Eren: Valla ben de bilmiyorum hocam.
Güler Hoca: Senden bir şey olmaz!!!
Eren: Hiçbir şey olamazsam fizikçi olurum!!

Can: Bu kahveyi üzerime kim döktü?
Ömer Hoca: Adnan Kahveci

Matematik dersidir.
Ebru: Hocam bu soruları siz mi hazırlıyorsunuz?
Çağrı: Yok Real'dan alıyor!

Matematik dersidir;
Sınıf: Hocam çok puan kırıyorsunuz.
Nail Hoca: Son iki puanınızı ben alıyorum.
Çağrı: Aldığınız puanları ne yapıyorsunuz hocam?
Nail Hoca: Biriktirip başkalarına 100 olarak dağıtıyorum.

Ebru: Hocam Budistler çok güzel, huzurlu bir yaşam sürüyormuş doğru mu?
Rahim: Sus be zındık! Salavat getir dinine dön!

Okulda yangın tatbikatı yapılmıştır. Herkesin okulu 2 dakika içersinde boşaltması gerekmektedir.
M. Nuri Ergün: Okulu 120 dakikada boşaltmanız lazım!!!

Fahri Hoca: Soner kalk oğlum şu soruyu yap.
(1 dk. sonra) Oğlum ne yaptın sen?
Soner: Yaptım işte hocam!
Fahri Hoca: Oğlum bombalamışsın sen soruyu...

Hatice Hoca: Bizim zamanınımızda genç kızlar dans eder gibi yürür, şarkı söyler gibi konuşurdu.
Sınıftaki kızlar: Puaaa!

Sabah törende Ünal hoca her zamanki konuşmasını yaparken;
Ünal Hoca: Okula kağıt lazım. Almazsak sınıfı ikiye bölüp a'li b'li c'li sınav yapsın?

Güler Hoca: (Hande, Selen, Binnaz'a) Kızım yarmagül müsünüz be!

Ünal Hoca: Bu devamsızlık beni çok rahatsızlık ediyor.

Asım Hoca: Arkadaşım ruhen ve bedenen hazır değilsin.
Çağla: Yoga yapalım hocam

Asım Hoca: Virgüllü nokta koyun
Sınıf: ???

Emrah: Hocam cevap sonsuz mu?
Nail Hoca: (Şaşkın bir vaziyette) Sonsuz mu?
Evren: Sen aşkı ve sevgiyi bulmuşsun oğlum.

Çağrı: Kaş göz hareketi yapma, alırım kaşlarını aşağı, ahtapot!

Güler Hoca: Evren, Hande ve Batur'la konuşurken;
Güler Hoca: Sizden hiçbir şey olmaz, ne olacaksınız siz?
Evren: Mafya babası hocam.
Güler Hoca: Sen ne olacaksın oğlum?
Batur: Evren'in tetikçisi
Güler Hoca: (Fenalık geçirmek üzeredir) Sen ne olacaksın?
Hande: Kurye kız hocam!

Nesime Hoca: Bakın tehdit etmek gibi olmasın, yakarım canınızı!

Asım Hoca: Arkadaşlar biz biliyoruz ki ışığııın...

Nesime Hoca: Tuzluk gibi oturmayın!

Ünal Hoca: Günaydın çoklar!

Ömer Hoca: Sussana biee, ne biçim konuşuyon sen bie!

Jale Hoca: The man sitting under the tree
Evren: Newton mu?

Din yazılısıdır. Aykut, Emrah teşkilatını kurmuşken, hoca elindeki karanfili koklaya koklaya gelir. Emrah hocanın üstüne atlar, o da koklar.
Emrah: Hocam nereden aldınız o karanfili?
Ömer Hoca: Öğretmenler odasından yürüttüm.
Aykut: Hırsızlık günah değil mi hocam?
Ömer Hoca: Yok zaten sökmeli takmalı (ilginç bir açıklama) bunlar masanın üstündeydi.

Dudi kardeşler (Duygu (sarı), Dilşan (disko) Selen'e doğum gününde hediyesini verir, heyecanla Selen'in tepkisini beklerler. Selen hediyeye haşin bir bakış atar, dudiler yıkılmıştır. Sonra Selen "Şirin olması çok şirin" gibi salak bir yorumda bulunur. Şirin olması çok şirin ne demektir yaa!

Matematik dersinde yazılılar açıklanmaktadır.
Nail Hoca: İbrahim
İki İbo da: Hangi?
Nail Hoca: Adın İbrahim Tan mı, yoksa başka bir şey mi?
Hep farklı yazıyorsun.
İbo: Ben hep T-A-N olarak yazıyorum, bilmiyorum...

Nail Hoca yazılıda kopya çekenlerden puan kıracaktır.
Nail Hoca: Batur 71 ama 20 Puan KDV'ye girecek.
Batur: Valla hocam ben kimseye göstermedim.

Nesime Hoca: Ben derse gelmeden önce düşünüyorum. Bu konuşanlara şöyle bir sprey sıkacaksın ki bütün konuşma organları felç olsun, bir daha konuşamasınlar.

Nail Hoca yazılıdaki kopya yöntemlerini anlatıyor.
Nail Hoca: Bir de dokunmatikler var. Dokunuyorsun yana kayıyor. (Hafifçe döner)

SANİYELER, DAKİKALAR SAATLER DERKEN
GÜNLER SU GİBİ AKIYOR KARDEŞİM
BİR YANDA DERS KİTAPLARI
BİR YANDA KALBİM
ŞAŞIRDIM KALDIM...

Biyoloji sınavından bir soru: Mendel'in bezelyelerle çalışmasının nedenini kısaca açıklayın.
Evren Kayalı'nın cevabı: "Bezelyeler az zamanda ürerler, kolay yetişirler çok sayıda ve çeşitli çocuklar yaparlar, doğum kontrolü yoktur."



Nasıl getireceğiz geçmişi bir çırpıda
O anları nasıl yaşayacağız bir daha
doyasıya

Her şey gözümüzün önünden geçecek
Geç olacak belki ama
Gülümsemekten başka çaremiz olmayacak
Belki sevgi bile merhem olmayacak
yaralarımıza

Keşkeler hiçbir şeyi çözümlemeyecek
Sadece doyasıya yaşayamadığımıza yanacağız o anı
Gülümsemekten başka çaremiz olmayacak
Ayrılıklar seni umutsuzluğa düşürmesin.
Bir daha buluşmak için bir elveda gereklidir.
Ve bir daha buluşmak, dakikalar ya da
ömürler sonra

Dost olanlar için kaçınılmazdır!!